DEPREMLERİ ÖNLEMEK MÜMKÜN DEĞİL ANCAK ZARARLARINI AZALTMAK ELİMİZDE
Yönetim Kurulu Başkanımız Cengizhan Okur’ un, 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada “Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki peş peşe depremler sonrasında 11 ilde çok üzücü kayıplar ve yıkımlar gerçekleşti, yıkıcı depremler halen devam ediyor. Yaşadığımız kayıplar hepimizi derinden sarstı. Ülkemiz dünyanın en etkin deprem kuşakları üzerinde yer alıyor. Bireylerin ve yapıların depreme hazırlıklı olması için toplumsal bilinçlenme şart” dedi.
Cephe Sanayici ve İş İnsanları Derneği (CEPHEDER) Yönetim Kurulu Başkanı Cengizhan Okur, 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle açıklamada, Türkiye’nin tarihindeki en büyük felaketlerden birini son depremlerle yaşadığını belirterek, depreme hazırlıklı olmanın hayati önemini çok acı şekilde gördüğümüzü söyledi.
Bundan sonra yaşanacak olası depremlerde en az can kaybının yaşanması için önlemlerin titizlikle alınması gerektiğini hatırlatan Okur, şunları söyledi: “Ülkemiz, dünyanın en etkin deprem kuşakları üzerinde yer almaktadır. Depreme dayanıklı bina tasarımı ve inşaat standartlarına bağlılık, uygun arazi kullanım planlaması ve riskten kaçınma gibi önlemlerle zarar azaltılabilir. Bununla birlikte, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı kentleşme, bina inşaatı üzerinde ekstra baskı oluşturduğundan ve deprem risklerini azaltmaya yönelik önlemlere genellikle düşük öncelik verildiğinden, riskler giderek artmaktadır.”
Toplumsal bilinçlilik artırılmalı
“Depremleri önlemek mümkün değildir ancak zararlarını ortadan kaldırmak veya azaltmak mümkündür ve bizim elimizdedir” diyen Cengizhan Okur, halkı bilinçlendirmenin önemine de değinerek şöyle devam etti: “Yasal hükümler yapı yönetmeliğini zorunlu kılsa da ve buna uyulmaması yasal işlemlere tabi olsa da, tek başına kontrol bunun uygulanması için pratik bir yaklaşım değildir. Ev sahibi de gönüllü olarak bilinçlendirilerek sürece dahil olması sağlanmalıdır. Binada deprem riskini azaltacak pratik önlemler kendisine anlatılmış ve farkında olan bir ev sahibi, deprem tehlikesi altında sadece maliyet değil, aynı zamanda hayat kurtaran standardı takip etmeyi tercih edecektir. Korunmasız binalarda oturmanın, yaklaşmakta olan felaketinin farkında olan kamuoyu, yalnızca bina yönetmeliği hükümlerine uymakla kalmaz, aynı zamanda, daha yüksek standarda sahip inşaat sektörü için de talep yaratacaktır. Bu nedenle, bilinçlendirme ve kapasite geliştirme birbiriyle ilişkili görevlerdir ve kilit bileşen olarak yer alırlar.”